NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
105 - (1792) حدثنا
محمد بن
عبدالله بن
نمير. حدثنا
وكيع. حدثنا
الأعمش عن
شفيق، عن
عبدالله. قال:
كأني
أنظر إلى رسول
الله صلى الله
عليه وسلم. يحكي
نبيا من
الأنبياء
ضربه قومه،
وهو يمسح الدم
عن وجهه ويقول
(رب اغفر
لقومي فإنهم
لا يعلمون).
{105}
Bize Muhammed b.
Abdillâh b. Numeyr rivayet etti. (Dediki): Bize Vekî' rivayet etti. (Dediki):
Bize A'meş, Şakîk'dan, o da Abdullah'dan naklen rivayet etti. Abdullah şöyle
demiş:
Sanki ben Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i görüyor gibiyim: Nebilerden birini kavminin
doğduğunu hikâye ediyor, kendisi de hem yüzünden kanı siliyor hem de:
«Yâ Rabbi! Kavmimi
affet! Çünkü onlar bilmiyorlar!» diyordu.
(1792) - حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا وكيع
ومحمد بن بشر
عن الأعمش،
بهذا الإسناد.
غير أنه قال:
فهو ينضح الدم
عن جبينه.
[ش
(ينضح) أي
يغسله ويزيله].
{…}
Bize Ebû Bekir b. Ebî
Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Vekî' ile Muhammed b. Bişr, A'meş'den bu
isnâdla rivayette bulundular. Şu kadar varki o:
«Kendisi alnından kanı
yıkıyordu.» demiştir.
İzah:
Bu hadîsi Buhâri
«Kitâbü'l-Enbiyâ» ile «istitâbetü'l-Mürteddîn»'de; ibni Mâce
«Kitâbü'l-Fîten»'de tahrîc etmişlerdir.
Nevevî burada dövüldüğü
bildirilen Nebiin, geçmiş peygamberlerden biri olduğunu söylemekle yetinmiştir.
Zahire bakılırsa Benî israil Nebilerinden biri olacaktır. Çünkü Buhâri onu Benî
israil bahsinde rivayet etmiştir. Bâzıları kavmi tarafından döğülen Nebiin Nûh
(Aleyhisselâm) olabileceğini söylemişlerdir. Hz. Nûh'u kavmi bayıltıncaya kadar
döğerlsr ve boğarlarmış. Ayıldığı zaman o yine:
«Allahım kavmimi affet!
Çünkü onlar bilmiyorlar!» diye duâ edermiş.
Fakat Aynî bu kavle
i'tiraz etmiş: «Bu takdirde bahis ile bu kavil arasında mutabakat yoktur. Zîra
bahis Benî isrâîl hakkındadır. Nûh (Aleyhisselâm) ise Benî îsrâîl'den çok zaman
evvel yaşamıştır.» demiştir. Kurtubî döğüldüğü hikâye edilen Peygamberin bizzat
hikâye edenin kendisi olduğunu söylemişse de Aynî bunun da öteki gibi bir kavil
olduğunu söyleyerek kabul etmemiştir.
Hadîs-i şerif
Nebi'lerin (Salevâtuliâhi aleyhim ecmain) kavimlerine karşı son derece halim,
selim, sabırlı, müşfik ve müsamahakâr olduklarına delildir.